Üsküdar moloz hattı Üsküdar moloz taşıma Üsküdar moloz nakliyesi Üsküdar moloz atık toplama Üsküdar alo moloz hattı,Üsküdar adının, Roma döneminin askeri birliklerden olan Scutarii ve buradaki Skutarion (Yunanca: Σκουτάριον) Kışlası’ndan geldiği düşüncesi yaygındır. Bizanslılarca Hrisopolis (Altınşehir) olarak adlandırılan Üsküdar, 12. yy’dan itibaren Skutarion olarak tanınmaya başlamıştır. IV. Haçlı Seferi ile İstanbul’a gelen Geoffroy de Villehardouin, Histoire de la conquête de Constantinople (İstanbul’un Zaptının Tarihi) adlı kitabında bu semt için “Escutaire” sözcüğünü kullanmış ve bu sözcük Fransızca kaynaklarda sık sık tekrarlanmıştır. Skutarion ismi zamanla Üsküdar’a dönüşmüştür.
Topoğrafya[değiştir | kaynağı değiştir]
İlçe toprakları İstanbul Boğazı kıyılarının güneydoğusunda kabaca kuzey-güney doğrultusunda uzanır. Bu toprakların genel eğimi doğu kesimde, Kocaeli Yarımadası’nın iç bölümlerine, güney kesimde Marmara Denizi kıyısına, batı kesimde ise İstanbul Boğazı kıyısına doğrudur. Orta kesimde kabaca kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan bir sırt yer alır. Bu sırt güney kesimdeki Büyük Çamlıca Tepesi’nde 268 m yüksekliğe erişir. Büyük Çamlıca Tepesi, Üsküdar İlçesi’nin en yüksek noktasıdır. Öbür önemli yükselti 227 m’lik Küçük Çamlıca Tepesi’dir.
Üsküdar İlçesi’nde başlıca akarsu, Küçüksu Deresi’nin başlangıç kollarıdır. Beylerbeyinden denize dökülen İstavroz Deresi Kısıklı eteklerinden çıkarak akar ancak son yıllarda bu derenin üstü birçok yerde kapatılmıştır. İstanbul İli’nde koruların azımsanmayacak kadar yer kapladığı ilçelerden biri de Üsküdar’dır. İstanbul Boğazına olan sahil uzunluğu 12 km’dir.
Tarihçe[değiştir | kaynağı değiştir]
İlçeye adını, güneybatı kesimdeki eski iskele yerleşmesi verir. Günümüzde hemen hemen Selman Ağa, İnkılap, Gülfem Hatun ve Rumi Mehmet Paşa mahallelerini içine alan bu tarihsel yerleşmeye Üsküdar denir. Bazı kaynaklara göre, Moda Burnu’nda oturan Halkedonlular teknelerini MÖ 7. yy’da Üsküdar kıyısında bulunan tersanelerde inşa ediyorlardı. Adının, Yunanca Skutarion (Skytarion) ya da Latince Skutari’nin (Scutari) zamanla değişime uğramasıyla bugünkü halini aldığı sanılır. Semt MÖ 5. yy’da kıyıdaki yerleşim bölgesini surla çeviren Atinalılar döneminden ve hatta daha da önceden beri önemli bir ulaşım ve konaklama merkeziydi. Boğaz’ın iki yakası arasındaki ulaşımda tarih boyunca büyük önem taşıdı. Bizantion ve Konstantinopolis’i ele geçirmek amacıyla değişik dönemlerde doğudan gelen farklı güçlerin düzenledikleri saldırılar sırasında hep askeri üs olarak kullanıldı. Ulaşım, konaklama, askeri üs olarak yararlanılmasının yanı sıra, ticari açıdan da büyük önem taşıyan Üsküdar, Konstantinopolis’in fethinden çok önce 1352’de Türklerin eline geçti. Orhan Gazi döneminden beri Osmanlıların denetiminde olan Üsküdar’a Türklerin geniş ölçüde yerleşmesi II. Mehmed (Fatih) dönemine rastlar.
İstanbul’un fethinden sonra, kent ile çevresinde yönetim ve yargı düzeninin kurulması sırasında iki büyük birim belirlendi. Suriçindeki kentsel alanı İstanbul Kadılığı temsil ediyordu. Sur dışında banliyö durumundaki Eyüp, Galata ve Üsküdar kadılıklarına ise Bilad-ı Selase deniyordu. Üsküdar kadısı, öbür kadılarla birlikte padişah ve sadrazama bağlıydı. Anadolukavağı, Gebze, Kartal, Pendik ve Şile’de Üsküdar kadısının birer naibi vardı. Beykoz Kazası da Üsküdar Kadılığı’na bağlıydı ama naibini arpalık olarak bu kazayı yöneten müneccimbaşı belirlerdi. Kandıra ve Şile kazaları da 1581’de Üsküdar Kadılığı’na bağlandı. 1826’da İhtisab Nezareti, 1846’da da adı daha sonra Zaptiye Nezareti olarak değiştirilen Zaptiye Müşirliği kuruldu. 1867’de çıkarılan Vilayetler Nizamnamesi’ne göre İstanbul’da valilik kurulmamış, bu görev Zaptiye Müşirliği tarafından yürütülmüştür. Bu dönemde Dersaadet ve Bilad-ı Selase, Bab-ı Zaptiye’ya bağlı değildi. 1854’te şehremaneti kurulunca İhtisab Nezareti kaldırıldı ve 1877’de Beyoğlu, İzmit, Kaza-ı Erbaa’yla birlikte Üsküdar da mutasarrıflık yapıldı. Bu mutasarrıflıklar Zaptiye Nezareti’ne bağlıydı. Üsküdar Mutasarrıflığı’nın Beykoz, Gebze, Kartal ve Şile kazaları vardı. 1918’de İstanbul Vilayeti’ne bağlı Beyoğlu ve Üsküdar mutasarrıflıkları, Cumhuriyet’in İlanı’ndan sonra 1924’te tüm sancaklar vilayet yapılınca ayrı birer vilayet (il) oldular. 1926’daki yönetsel düzenlemeler sırasında Üsküdar da kaza (ilçe) yapılarak İstanbul Vilayeti’ne bağlandı.
1877’de İstanbul Şehremaneti 20 belediye dairesine ayrıldı. Bunlardan 4’ü bugünkü ilçe sınırları içindeydi. Anadoluhisarı ve çevresine On Dördüncü Daire, Beylerbeyi ve çevresine On Beşinci Daire, Paşalimanı ve çevresine On Altıncı Daire, Üsküdar ve Doğancılar çevresine On Yedinci Daire adı verilmişti. 1913’te daireler kaldırıldı ve 9 şube kuruldu. Üsküdar uzun süre 1930’da adı değiştirilen İstanbul Belediyesi’nin şube müdürlüklerinden biriydi.
Eskiden doğuda Kartal İlçesi’ne komşu olacak kadar geniş bir alanı kaplayan Üsküdar İlçesi’nin görünümü, tüm ilde olduğu gibi 1950’lerden itibaren hızla değişmeye başladı. Ülkenin çeşitli yörelerinden İstanbul’a yönelen göçten Üsküdar İlçesi de payına düşeni aldı. 1960’larda Çamlıca, Bulgurlu ve daha doğudaki alanlarda hızlı bir gecekondulaşma yaşandı. Bu yıllarda sanayi bölgesi olarak belirlenen Ümraniye ve çevresinde gecekondular ve gecekondu mahalleleri oluştu. Buradaki hızlı nüfus artışı 1963’te Ümraniye’de belediye kurulmasını zorunlu kıldı. Boğaziçi Köprüsü’nün açılması Kadıköy’de olduğu gibi Üsküdar’da da yerleşimi özendirdi. Otomobil edinmenin yaygınlaşmasının getirdiği ulaşım kolaylığı ilçenin İstanbul Boğazı’na bakan semtlerinde de nüfus artışına neden oldu. İlçenin 1970-1980 arasındaki yıllık ortalama nüfus artışı yüzde 10’u aştı. Bunun nedenlerinden biri de Fatih Sultan Mehmet Köprüsü çevre yollarının geçtiği kırsal kesimde hızlı bir yapılaşma yaşanmasıydı. Bu gelişmeler Ümraniye’nin 1987’de ilçe yapılmasıyla sonuçlandı. Bu yüzden, 1985’te 490.185 olan Üsküdar İlçesi’nin nüfusu 1990’da 395.623’e geriledi.
2008 yılında yapılan idari düzenlemeyle, ilçenin güneydoğusundaki 3 mahalle (Örnek, Esatpaşa ve Fetih) Üsküdar’dan ayrılarak yeni kurulan Ataşehir İlçesi’ne katıldı.
Önemli yapılar[değiştir